15 Mayıs 2019 Çarşamba



DOĞU EKSPRESİ  ile  YOLCULUK  

  KARS   ve ERZURUM


              Herkesin büyük coşku ile anlattığı Doğu ekspresi ile yolculuğa bizde heveslendik.
 Son  yirmi yıldan beri  tren yolculuğu yapmamıştım. Bu nedenle yirmidört saatlik yolculuk nasıl olacaktı acaba ?

               Doğu ekspresine binmek üzere İstanbul Pendikten, Ankara ya doğru giden hizli trene biniyoruz.Hızlı tren ama gerçek bir hızlı tren değilmiş. Dört  saat süren bir yolculuktan sonra Ankara ya varıyoruz. Saat 18.00 de , 25-26 saat  yolculuk yapacağımız  Doğu ekspresine  heyecanla biniyoruz.
Yıllar sonra trenle seyahat edince , çocukluğumda yaptığımız  buharlı kara treni anımsamamak ne mümkün...
.Tekerleklerin gürültüsü sallantılar arasında  gecenin karanlığında kaybolup bu uzun serüvene dogru yol alıyoruz.

             Trene  binince önce kompartmanımızı bulup yerleşiyoruz.Çok şanslıyız yataklı vagonda seyyahat edeceğiz. Akşam yemeği için restorana gidiyoruz.Masalar hemen hemen dolu Kısıtlı .menüden yemeğimizi seçip yiyoruz. Çaylı sohbetten sonra kompartmanımıza  dönüyoruz.

             Trenin uzunluğu bir km imiş.14 vagondan oluşuyor.Ve her vagonda 10 kompartman var.
Her vagonun başlangıç ve sonunda  birer tane  olmak üzere iki   tuvalet var.Bunlarında biri alaturka   diğeri ise alafranga.Bu iki tuvaleti   bir vagon kullanacak.Bana göre en sıkıntılı durum bu.
Yataklı kompartman  çok sevimli,, istenildiğinde yatak olan geniş koltuklar (ranzalı yatak seklinde  2 kişilik veya 4 kişilik), mini buzdolabı ve lavabo  dan oluşuyor. Ayrıca sabun ve havlular da var.Tren küçük istasyonlarda 1-2 dakika,büyük istasyonlarda ise, 6-7 dakika duruyor. Bizim grup 5 kompartmanı  işgal etmiş durumda olduğundaan ikramlar tatlı sohbetler yolculuğu renklendiriyor. Tren o kadar sıcak ki kısa kollu tisört almadığıma pismanım Ocak ayında Kars a doğru gidiyoruz diye düşünemedim.Ancak kompartmanın sıcaklığını ayarlamanın mümkün olduğunu öğreniyoruz.Ama restoran çok sıcak.





 Yataklarımızı görevli gelip yapıyor. Yataklar çok rahat ve eğlenceli ,Hava karardığı için dışarıyı pek göremiyoruz. Ancak sabaha doğru uyanıp pencereden baktığımda Sivas ı geçtiğimizi farkettim..Karasuyun yanından geçerken o eşsiz manzaralara sarp kayalıklara hayran oluyoruz. Fıratın kolunu seyretmek çok güzel..Tren yolculuğunun en güzel yanı bu bence.Bir sürü eşsiz manzara  görüyorsunuz. Güzel Kemaliye yi hatırlayarak seyrediyoruz.Kompartmanda telefonunuzu şarj etme imkanı var. İnternetinizi de kullanabiliyorsunuz. Dağlar ve tuneller el verdiğince.
Onlarca tunellerden geçip, görkemli dağların eteklerinden süzülerek ilerliyoruz.  Erzincan ı geçtik.









Erzurum a yaklaşıyoruz.  Hava birden soğudu.Akarsular donmuş Heryerde kar var,. O kadar guzel ki manzaralar...
Trende bir genç CAĞ kebabı ısteyenlerden sipariş alıyor.Tren Erzurum da durunca getiriyorlarmış siparişleri.  Biz dönüşte Errzuruma uğrayacağımız için yerinde yemeği tercih ettiğimizden sipariş vermiyoruz.
Ancak tren Erzurum da durunca aşağı iniyoruz. Erzurumlu hanımın sabah taze olarak yapıp getirdiği kadayıf dolmalarından alıp afiyetle yiyoruz.Her sabah tren saatinde orada oluyormuş.







 Kars a vardığımızda hava iyice kararmıştı. Tren yolculuğu hele grubunuz varsa zevkli ve eğlenceli, ama yorucu ve ortak kullanılan    tuvalet konusunda   zorluklar var. Ancak yinede denemeye değer.
O kadar güzel  ki ülkemiz, o manzarları seyretmek için değer..
  ÇILDIR GÖLÜ,
Otelimize gidip yerleşiyoruz.
Sabah otelde aldığımız zengin kahvaltıdan sonra Kars a 42 km mesafe de  Arpaçay kenarında Ermenistan sınırında kurulmuş olan antik kent e gidiyoruz.İlk ermeni yerleşim merkezi olan kent,kilise ,katedral, cami gibi bir çok esere sahipsede günümüzde Ani harabeleri  olarak anılıyor.Tarih boyunca bir çok uygarliğa ev sahipliği yapan Ani ermeni mimarisinin seçkin örnekleri ile beraber Gürcü ve Selçuklu mimarisinin örneklerini de taşıyor.İpek yolu üzerinde olması kente önem kazandırmış.. Sayısız deprem ve savaşa maruz kalmış kentte restorasyon çalışmaları devam etmekte..Halen  Unesco nun geçici listesinde yer almakta.












ÇILDIR GÖLÜ
Kars la  Ardahan arasında  olup doğuanadolu nun  ikinci büyük gölüdür. 123 km kare  büyüklüğünde ki göl, deniz seviyesinden 1959m yükseklikte. 40 cm civarında buz tutan bu tatlı su  gölünün  manzarası muhteşem..Daha önce buz tutmuş bir göl üzerinde yürüyüp koşmamıştım.Kızak kayanlar, ata binenler dans edenler muhteşem manzaralar.Bir film sahnesinde gibiyiz.Göl suyu çok temiz  olduğundan  tutulan sarı sazan o kadar lezzetli ki sırf bu yüzden bile  Çıldır a gelmelisiniz.






 


 Sarıkamış Şehitliği
Birinci dünya savaşında doğu cephesinde kaybettiğimiz binlerce Mehmetçiği rahmet ve minnetle anıyoruz.İçimiz  ızdırap ve acı dolu




 1914  yılında,  Sarıkamış yakınındaki Allahüekber dağlarında Karsı ruslardan almak için giden ve donarak hayatlarını kaybeden binlerce Mehmetcik için   gözyaşlarımızı tutamıyoruz.

 BOĞATEPE
 Acıklı bir öyküye sahip, çalışkan bir avuç kadın erkek Boğatepe köylüsünün başarı öyküsüne tanık olmak istiyorsaanız mutlaka bu köye gitmelisiniz. Doğal ve geleneksel metodla kaşar ve gravyer peynir üretiminin hayata geçirildiğini gururla öğrendik ve alkışladık.
Türkiyenin ilk  peynir müzesi de burada.Aldığımız kasar,gravyer  ve teryağının lezzetine doyamadık.
 Bu başarı öyküsünü anlatan Zümran hanımım kartını üzellikle paylaşıyorum.





SARIKAMIŞ

 Her yer bembeyaz.Öyleki gözleriniz kamaşıyor.Kırmızı yanaklı çocoklar  karda oynuyorlar. Onlarla sohbet ediyoruz.Sarıkamış sarı çam ormanları ile çevrili,.baharlarda yani her iki baharda da  çok güzel manzaralar renkler oluyormuş.Katerinanın av köşkü ve ruslardan kalma kalıntılar ayrı bir hava katıyor..Önemli bir kayak merkezi olan Sarikamış ı çok beğendik.






Sarıkamışın kırmızı yanaklı sevimli  çocukları,











Katerina nın av köşkü



YÖRESEL  YEMEKLER

Karsın yöresel yemeklerini Çömçe restoranında tattık. Evelek çorbası,,Kars  kazı,Hingel,Piti ve  tereyağlı  Kars ketesini aşık atışmaları eşliğinde eğlenerek yedik.







KARS         Ruslardan kalma yapıları, kiliseden dönme camileri,kalesi,müzeleri ile tarih kokan bu şehri gezmek çok güzel.                                                                                                                           




 KANLI TABYA MÜZESİ

Bir tarihin nasıl yazıldığını,yapılan fedakarlıkları,verilen canları,bu cennet vatan için  neler yapıldığını tüm açıklığı ile anlatan  acı dolu,yürek sizlatan ,göz yaşartan ancak gururla gezeceğiniz Kanlı Tabya Müzesi.
Mutlaka görülmeli...

 








     
Ülkemizde  güneşin ilk doğduğu  sehir olan KARS ın ,karını,kazını, kaşar ve ,gravyer peynirini ,taş evlerini,yürekli halkını  çok sevdik. İçimizi acı ile dolduran tarihi geçmişini gururla andık.

ERZURUM

Serhat şehri Kars tan  ayrılıp, otobüsle dadaşların sehri ERZURUM a doğru yol alıyoruz. Yol boyunca kar manzaralarına  doyuyoruz



 Erzuruma gidince  CAĞ kebabı ve kadayıf dolmasını yemeden olmaz. Yenen kebabın miktarı, sonunda boş cağlar  sayılarak hesaplanıyor.
Kadayıf dolması ise,  Erzurumun  en güzel yöresel tatlısı.Hepsinden afiyetle yedik. Üzerine de  Şehr-i kahve de kumda pişirilen Türk kahvesini yudumladık.







Çifte minareli medrese veya Hatuniye medresesi Erzurum un simgesi olmuştur. 13.yy da Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat tarafından kızı için yaptırılan medrese iki katlı ve dört eyvanlı olup  dönemin en güzel motiflerini taşimakta. Aynı dönemde yapılmış  anıtsal mezar kümbetler, medresenin hemen yanında  sekizgen veya onikigen olarak  yer almakta. Günümüze ulaşan bu eserleri hayranlıkla seyrediyoruz.







Çifte minare medresesi ile  kümbetlerin karşısında bulunan 300 yıllık Paşabey konağına gidiyoruz.Konağın sahibi güler yuzle bizi karşıladı ve   gururla  gezdirdi. Öncelikle kapıda bulunan iki adet farklı ses çıkaran tokmaklardan bahsetti.. Böyleci ev halkı tokmak sesi ile gelenin kadın veya erkek olduğunu anlıyorlarmış.Kapıdan girince  otantik bir mutfakla karşılaşıyoruz. Tavanı sekizgen şeklinde geçmeli tahtadan yapılmış.Böylece güneş ışığının yansıması ile saat tahmin ediliyormuş.Üst kata  çıkan iki merdiven var .Biri dış kapının hemen karşısında erkekler için, diğeri ise mutfaktan çıkılan gizli bir merdiven buda kadınlar içinmiş. Yukarda erkeklerin kahve içtikleri bir salon ve çift kapılı ayrı bir oda var.Bu oda kadınlar için olup ,yanlış girildiğinde ikinci kapı içeri girilmesini önlüyormuş.Tavan süslemeleri şahaser. Çıkarken kapının yanında ki kutu, bu evin yaşatılmasında kullanılmak üzere katkınız için konulmuş, gönlünüzden ne koparsa...








  Erzurumu gezdikçe,bu sehre hayran oluyoruz. Tabi ülkemizin heryerinde olduğu gibi, otantik yapılara uymayan binaları üzülerek görüyoruz.Ama, Kale, Çarşılar ,Kongre merkezi, Aziz Atamızın kurtuluş savaşını başlattığı ikinci durak,alınan tarihi kararlara şahit  salonlar....gezerken tarihe ve geçmişe dönüyoruz.






Erzurum anlatmakla   bitmiyor.,,
Ulu cami,Yakutiye medresesi, Ramazanda şerbet akan çeşmesi,  Atabarı oynayan dadaş heykelleri,kilimden yapılmış çantalar,Taşhan da oltu yaşından yapılmış  takılar,tesbihler,meshler...
Almadan gitmeyin sakın.











 Bu güze  ..tarihi   anadolu şehrimizi çok beğendik ,çok sevdik...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder